Tilki misali döndük dolaştık yine kürkçü
dükkanındayız. Hazır evde bilgisayarıma kavuşmuşken gezimizden bahsedeyim
istedim. Yakın bir arkadaşımızın düğününü bahane edip çokkkkkkk uzun zamandan
beri ilk kez çocuklar olmadan tatile çıktık. Çocuklarımızı küçük bir doğum günü
töreninin ardından Mersin’e büyükannelerine bırakıp eşimle düştük yollara.
Blog yazarlarının bir çoğunun aksine otel
tatillerinden hoşlanmadığımı uzun zaman önce fark ettim. Çocuklu olunca tatili
otelde geçirmek zorunluluk halini alıyor. Tatilin ileri zamanlarında bu görevi
de gerçekleştirip, oğullarımızı; havuz, animasyon, açık büfe üçlüsünden
faydalandıracağız. Bu nedenle vicdan azabı çekmeden çocukları postaladım hatta
APS yaptım:D
Küçük
bir arkadaş grubu ile Mersinde buluşup, yollara düştük. Yol üstünde hoşumuza
giden her yerde durduk, defalarca navigasyona aldanıp kaybolduk (biz yanlış
okumadık alet yanlış yaptı :P) İlk durağımız; kaybolmamız sonucunda ulaştığımız
Bor ilçesi oldu. Borda içtiğimiz leziz çayın üstüne tekrar yola çıktık ve Tuz
Gölüne ulaştık. Tam güneşin batışı sırasında ulaştığımız Tuz gölünde manzara
beklediğimden daha güzeldi. Görüş açısı boyunca uzanan bembeyaz yüzey insana
boşluğun huzurunu hissettiriyordu. Yol üstü bir konumda oluşundan dolayı son
derece kalabalıktı buna rağmen temiz oluşuyla bizlerde olumlu bir izlenim
bıraktı.
Tekrar
yola çıktık ve Ankara’ya ulaştık. Ankara her görüşümde daha büyüyor sanki.
Yemek ve konaklama hizmetlerinden yararlandığımız Ankara’da çok oyalanmadık ama
kısa zamanda daha uzun süre kalmak için sözleştik.
Tabi
üç bin kilometrelik yolculuğumuz bu kadarla bitmedi. Devamı bir dahaki yazıya,
beni bekleyin anacımmm:D
2 yorum:
Biri Mersin mi dedi :)) Mersinli misiniz yoksa..Malum benim memleketim oralar da hassasım bu konuda :)) Güzel bir tatil olmuş sizin için..sevgiler :)
Mersinli değiliz ama uzun yıllar orada yasadık hala akrabalarımız var orada. Memleketiniz çok guzel...Sevgiler
Yorum Gönder