Umutlu Bir Gün

Umutlu Bir Gün

21 Eylül 2012 Cuma

Dert dert dert



Yazmak ya da yazmamak işte bütün mesele… Yazmak istediğim çok şey var ama elim klavyeye gitmedi bir türlü. Okul başladı hem de nasıl başladı. İnanılmaz bir hengame var. Bütün okullar karmakarışık bir halde.

Birinci sınıfta 180 öğrenci 3 derslik, derslik açmak için makam odasından vazgeçemeyen kompleksli bir müdür. Evde var olan bir sürü çocuğun birinden daha kurtulabilmek için 60 aylık çocuklarını okula gönderen veliler.

Mezun ettiğim eski öğrencilerimin büyük kısmı okulu bırakmışlar güya açık öğretim okuyacaklar. Duyunca beynimden vurulmuşa döndüm onca emek… O çocuklar daha 12 yaşında mevsimlik işçiliğe gitmişler bile şimdiden.

Birinci sınıf öğretmeni değilim ama bugün nöbet tutarken dış kapıdan kendisi kadar olan çantasını yüklenmiş “annemi özledim eve gitcem ben” diyen çocukları sınıflarına geri gönderdim. Burada çocuklar çok erken yaşta aileleri ile birlikte mevsimlik işlere gidiyor. Kendi başlarının çaresine bakmaya şehirli çocuklardan daha alışıklar. Yinede 60 aylık gurup sürekli takip istiyor çünkü kural kavramına yabancı. Tuvalete tenefüste gitmek, sırada sabit oturmak, zile göre; öğretmene göre hareket etmek doğalarına aykırı. Kapıda nöbetçi öğretmenler, yüksek duvarlar olmasa onları okulda tutmak mümkün değil. Kaç yıllık öğretmenlik hayatımda (birleştirilmiş sınıf dahil) bu seneki kadar ağlayan çocuk görmedim. Normal çünkü hepsi daha ana kuzusu…

Umut ana sınıfına başladı 4 yaş gurubunda…

30 Ağustos 2012 Perşembe

30 Ağustos

Hepinizin Zafer Bayramı'nı kutluyorum.Baris dolu nice yıllara...

24 Ağustos 2012 Cuma

Tatil Bitiyor...

Tatilimizin bitmesine az kaldı. Büyük oğlum Fen Lisesini kazandı. Onun okulunun ve küçük kuzunun kreşinin saatlerinin çakışmaması için taşınmak zorundayız. Son iki hafta ev toplamakla geçti. Kısmetse bu hafta yeni evimize geçeceğiz. Eylül ayı sıkıntılı ay. Benim seminer çalışmalarım, çocukların okul hazırlıkları. Kış hazırlıkları. Okullar açılmadan yapılması gereken temizlik, düzen işleri vs başlayacak artık. Bunlara bir de taşınma eklenince sıkıntıya girdim iyice.

Okulların durumu da tam belli değil. Bizim okul ilkokul oldu ama ilçede okul sayısı yetersiz olduğu için ortaokul aynı şekilde devam edecekmiş. Birinci sınıfa kayıt yaptıran 180 öğrencimiz olmasına rağmen sadece üç dersliğimiz var. Bu sene birinci sınıf okutmayacağım için şükür eder durumdayım. Seminer döneminde her şeyin biraz daha netleşmesini umuyorum.

Neyse şimdilik bu kadar. Taşınma bitince kış hazırlıklarımı paylaşmak istiyorum. Hadi hayırlısı…

3 Ağustos 2012 Cuma

Annesini özlermiş!


Umut ile birlikte belgesel izliyoruz. Belgesel mücadeleci bir anne- yavru antilobu konu edinmiş. Antilop yavrusu doğumundan hemen sonra dişi bir aslan tarafından yakalanıyor. Henüz korkuyu bilmediğinden midir yoksa anne sıcaklığı arandığından mıdır bilinmez aslana yanaşıp kokluyor ve insafa gelen dişi aslan onu yemiyor ve gidiyor. Çizgi film falan değil gerçek görüntüler! Yavru antilop ortalıkta aç susuz bütün gün geziyor sürüdeki dişi antiloplardan süt emmeye çalışıyor ancak antiloplar ona aslan kadar bile merhametli davranmıyor, kovalıyor, boynuzlarıyla itiştiriyorlar. Belgesel böyle devam ediyor derken…..

Asıl garip durum bizim evde yaşandı. Umut canhıraş bir biçimde ağlamaya başladı. Önce bir yerinin ağrıdığını falan zannettim. Sakinleştirmeye çalıştım. Ne oluyor oğlum, niye ağlıyorsun derken bomba geldi:
-        Annesini özlemiştir o, annesi gelsin, annesi gelsin! Annesi gelsin istiyorum!!!! Böhüüüüüüüüüü


Benim merhametli kuzum, zavallı yavru annesini bulana kadar sakinleşmedi. Anneyle yavrunun kavuşma anlarında ise tam şenlik havası esti, çığlıklar, sarılmalar, öpüşmeler :D

2 Ağustos 2012 Perşembe

Buz devri 4


Umut’un aklına gelen her an ne zaman izleyeceğiz anne demesine rağmen, filmi görmek için Malatya’ya gitmeyi beklemek zorunda kaldık. Film Adıyaman’a geldi ama buradaki salon ne yazık ki hiç güzel değil. Evde izlemek için dvd sini beklemeyi tercih ederdim doğrusu. Malatya’ya iki günlük bir kaçamak yapınca fırsat bu fırsat diyerek sinemada aldık soluğu. Küçük beyin keyfi yerindeydi tabi ki. Fırsat bu fırsat hem mcdonalds keyfi yaptı hem abur cubur bir sürü şey yedi.


Film üç boyutluydu ve ilk etapta fındığımı biraz ürküttü ama gözlüğü tak çıkar yaparak olayın gözlükte bittiğini anlattıktan sonra keyifle seyretmeye başladı.


Seyretmeyenler olabilir o yüzden konudan bahsetmeyeceğim ama aksiyonun yüksek, heyecan dorukta ve eğlenceli olduğunu belirtmeliyim. Kahramanlarımıza yeniler eklenmiş. Konuya ergenlik sancılarının (şeftali) yansımasıda ayrı bir güzel olmuş. Umut da biz de çok beğendik, çok eğlendik. Tavsiye ediyoruz.

1 Ağustos 2012 Çarşamba

menü


Dün aksam menümde Pilav, kızarmış tavuk, söğüş salata ve cacık vardı. Herkes paylaşıyor ben de yazayım dedim:))


Bir kaşık zeytinyağı ve iki kaşık yoğurtla terbiyelediğim tavukları actifry’ da kızarttım. Pişmeye yakın baharat ve tuzunu attım, taze kekik ve sarımsak ekledim. Afiyet olsun…



Esse’den aldığım yeni kurulama bezlerimi de göstermek istedim. Çok ciciler:D

Üff tamam konu bulamadım ben de bari bunları yazayım dedim. :)